|
|
|
|
şiirler |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
en güzel şiirler
O Gün Bugün
Allak bullak ettin beni giderken
Ellerimden tutup veda ederken
Canım neye yarar canım sen yokkan
O gün bugün anlamsızlık var bende!
Güneş bile aynı yerden batmıyor
Yüreğime dertler neşe katmıyor
Çaresizim nabzım normal atmıyor
O gün bugün dermansızlık var bende!
Tutmuyor ellerim düştü kalkanım
Hasret hançeriyle döküldü kanım
Ne yurdum kalmıştır nede mekanım
O gün bugün sılasızlık var bende!
Kar olsa bedenim erir taşarım
Tepelerden enginlere aşarım
Bu yürekle sanma ki çok yaşarım
O gün bugün yaşamsızlık var bende!
Daha Tanımıyorsun Beni |
|
Daha tanımıyorsun beni
Zamanla anlatırım sana kendimi
İyiliğim güzeldir benim
Kim görmüş kötülüğümü
Bunu hep derim
Niyetini bileyim
İnan bana gerisi hiç önemli değil
Beni satanı ben bedavaya veririm
Beni tanıyanlar bilir
Öyle kötü bir yanım vardır ki
Dilerim hiç görmeyesin
Dostluğum kadar düşmanlığımda derindir benim. |
Isınır Bu Yürek |
|
Lalesi yanağının geçmişe götürür beni
Gülden tatlı kokan dudağın
Ellerine yağmur değse
Şiir olur her damlası
Bana beni anlatmalı gözlerin
Gözlerinin mehtabında kaybolmalıyım
Yıldız kayar gibi bakışlarındaki ışıktan
Yüreğinden yüreğime inmeli
Kalbim kalbine yürümeli
Enkaz yığını gelgitlerin aklımda
Gül dalı omzuna konmalı kuşlar
Gelincik kadar narinken tenin
Bu masal seni anlatırken
Uykuya dalmalı hayalin
Düş ayazlarında
Yorgan olurken gecelere
Endamını düşleyerek
Isınır bu yürek
Aşka kanat çırpan kirpiklerin
Cennetin adı olur kaşlarına dokunurken
Güller bu kadar mı sana benzer sen gülerken
Buz tutan zaman dile gelir
Saçlarının perçeminde melek yüzün
Güz yaprağını andırır
Saçlarından düşen bir tel
Bir ömre bedel
Resmini çizerken rengi değişir denizin
Güzelliğine dayanamaz
Ne İstanbul ne başka şehir
Sevdan bir deniz
Ben ona dökülen bir nehir
Ayrılık kanlı bir mızrak
Sensizlik en acı zehir |
Sen gül ki; Gülsün aşk şiirlerim
sen gül ki
dertli yaşam
kırık dünyam
umut bünyem
derdim, kederim, çilem bitsin
sen gül ki
şarkılar gülsün
yüreğimdeki ateş
gözlerimdeki silüetin gülsün
aksak topal yürüyen ömrüm
sen gül ki
güvercin gözlerin gülsün
kumru yüreğin
gülsün bülbül dilin
pamuk ellerin
sen gül ki
gülsün kına gibi yaktığım dünyaya
bütün aşk şiirlerim |
|
Aşkı bilen kalpten benim şiirlerimGeceler bitmesin güneş doğmasın
Sensiz yıldızlar benim gören gözlerim
Çekip gitmesin ay şafak sökmesin
Sensiz gelen her gün benim dünlerim
Yağmasın yağmurlar şimşek çakmasın
Kor olmuş kalbimi seller basmasın
Açmasın çiçekler bahar gelmesin
Sensiz açan güller benim dünlerim
Geçmesin saatler yıllar bitmesin
Zaman sevgimden alıp gitmesin
Sevmesin gönüller aşkı bilmesin
Aşkı bilen kalpten benim şiirlerim
BANA KARA DİYEN DİLBER
Bana kara diyen dilber
Gözlerin kara değil mi
Yüzünü sevdiren gelin
Kaşların kara değil mi
Güzel, ben seni isterim
Seni koynumda beslerim
Yüzünü, güzel, göreyim
Zülüfün kara değil mi
Boyun uzun, belin ince
Yanakların olmuş gonca
Salıverirsin kolunca
Beliğin kara değil mi
Utanırım akar terim
Güzellikte yok benzerin
En sevgili makbul yerin
Saçların kara değil mi
Beni kara diye yerme
Mevlâ'm yaratmış, hor görme
Ala göze siyah sürme
Çekilir, kara değil mi
Hin’den, Yemen'den çekilir
İner Bağdad'a dökülür
Türlü taama ekilir
Biber de kara değil mi
Göllerde kuğular olur
Göğüs ak, kara benlidir
Mısır'da çok zengin vardır
Kölesi kara değil mi
Pınara konan kuğunun
Kanadı beyaz çoğunun
Çöldeki Arab beyinin
Çadırı kara değil mi
İller de konup göçerler
Lâle sümbülü biçerler
Ağalar, beyler içerler
Kahve de kara değil mi
Evlerinde sular akar
Güzelleri göze bakar
Humlar yanağına sokar
Sümbül de kara değil mi
Karacaoğlan der, inşallah
Görenler desin maşallah
Kara donlu Beytullah
Örtüsü kara değil mi
BİR AYRILIK BİR YOKSULLUK
Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret ettin beni kavim kardaşa
Sebep ne gözden akan kanlı yaşa
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Karacaoğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
BİR YİĞİT GURBETE GİTSE
Bir yiğit gurbete gitse
Gör başına neler gelir
Merdin sılayı andıkça
Yaş, gözüne dolar gelir
Bağrıma basarım taşlar
Akıttım gözümden yaşlar
Yavrusun aldıran kuşlar
Yuvasına döner gelir
Kocadım çekemem nazı
Bağrıma dökemem közü
Yârin bana kötü sözü
Kara bağrım deler gelir
Evlerinin önü söğüt
Atalardan kalmış öğüt
Yârinden ayrılan yiğit
Sılasına döner gelir
Yaşa Karacaoğlan yaşa
Ben söylerim coşa coşa
İş düşünce garip başa
Düşünerek gider gelir
ANNACINA ALMIŞ KOCA BERİD'İ
Annacına almış koca Berid'i
Farıdı da deli gönlüm farıdı
Hazret Nuh'tan beri kimler var idi
Nuh'un tufanını bilin mi meşe
Anacına almış koca ardıcı
Başına yağar da boranla gıcı
Gittin Kâbe'ye de oldun mu hacı
Ol Beyt-Şerif'e yüz sürdün mü meşe
Şu meşenin bin incecik yolu var
Sayamadım yüz bin türlü dalı var
Şu dünyanın yüz bin türlü hali var
Şu dünyanın halinden bilin mi meşe
Karacaoğlan der, bu da böyle olsun
Başındaki kuru dalın göğersin
Senin bahşişini Bert iz’li versin
Ol Bert iz’in halini da bilin mi meşe
BAĞLANDI YOLLARIM, KALDIM ÇARESİZ
Bağlandı yollarım, kaldım çaresiz
Gayrı dünya bana aralandı, gel
Derildi dertlerim, artsız arasız
Üst üste dizildi, sıralandı gel
Yarı görse idim haftada, ayda
Sevip ayrılmaktan ne buldum fayda
Azrail göğsümde, canım hay hayda
Ciğerimin başı yaralandı, gel
Karacaoğlan der ki, başa yazıldı
Gözüm yaşı Ceyhun oldu, süzüldü
Kefenim biçildi, kabrim kazıldı
Mezarım üstü karalandı, gel
|
|
|
|
|
|
Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı! |